DERSIM MAMIKIYE

GÜZEL, RUHU TEMİZ, GECMİŞİNE VE TARİHİNE BAĞLI BIR DERSİM İCIN. HERKESE BASARILAR

Tuesday, December 19, 2006

 

OTANTİK DERSİMLİ VE MODERN BİREY

Dersim Forum
Auteur - yazari: Mehmet Yıldız Tarih, gün ve saat : 18. 2006 16:49:32:
OTANTİK DERSİMLİ VE MODERN BİREY
Bu makalede Avrupa’da yaşayan özgür bir birey olarak neden otantik Dersim toplumuna büyük bir özlem duyduğumu anlatmaya çalışacağım. Bu özlemim yalnızca çok değer verdiğim Dersim etnik kimliğinin etnik bir kimlik olarak yaşatılması isteğine dayanmıyor. Bunun ötesinde, dervişlerin ve keşişlerin toplumu olan otantik Dersim’i özellikle yaşam felsefesi ve insan ilişkileri bakımından modern topluma bir alternatif olarak görüyorum.
Modern toplumun yarattığı maddi refahın çok yüksek düzeyde olması aynı oranda insanların mutlu olmasını sağlamadı. Materyalizm insan ruhunun derinliğini ve eğitimini bir tema olmaktan çıkardı. İnsan, insanca tüketen veya yaşayan bir yaratık olmaktan çıkarak kontrolsüz ve tatminsiz bir tüketim makinasına dönüştü. İnsan yedikçe acıkan bir mahlukat veya evini yiyen bir haşere oldu. İnsanoğlunun bu şuursuz tüketiciliği insan ile doğa arasındaki ilişkileri bozmakla kalmadı, aynı zamanda insanların birbiriyle olan ilişkilerini de ağır bir biçimde tahrip etti.
Mutluluğun ölçüsü modern sanayi toplumlarında kalitatif değil kantitatiftir. Her şey sayısıyla ölçülüyor. Her şey sayısı veya hacmi kadar değerlidir. Her şeyin sayı ile ölçülmesi toplumu hasta yaptı. Modern toplum bana göre bütün kurumlarınca inkar edilen veya gizlenen bir çeşit “obesity” (aşırı bir biçimde yeme hastalığı) yahut “Obsessive-Compulsive Disorder” (OCD ) olarak görülebilecek olan ruhsal bir hastalıktan muzdariptir. Kısacası insan doğanın ve insanın kurdu haline geldi. Ancak en çok refah sahibi olan ve en çok insan yiyen insan en mutlu insan değildir.
Otantik Dersim toplumunun insanları ise dengeli, huzurlu, sadık, güvenilir, stabil, kendisiyle ve çevresiyle barışık, sevecen, doğaya ve insana saygılıydılar. Dolayısıyla otantik Dersimli ile modern birey arasında yapılacak bir kıyaslamanın bu çerçevede çok öğretici olabileceğine inanıyorum.
İnsanı soyut bir kavram olarak tartışmak yerine onu sürekli olarak belirli sosyal koşullar içine yerleştirerek incelemek daha doğrudur. İnsanı soyut yahut tarihüstü bir yaratık olarak incelemek yararsızdır. Soyut bir insan kavramı aracılığıyla somut insana ulaşmak yerine, hayatını idame etmeye çalışan insanı günlük koşulları içinde inceleyerek insan hakkında bir karara varmak gerekiyor. Gerçekten de somut sosyal koşullardan koparılmış insanın iyiliği veya kötülüğü üzerine yapılan tartışmalardan bugüne kadar pratik açıdan pek bir yarar sağlanmadı. Ancak tarihsel materyalizmin kusuru insanı üretim ve tüketim modellerinin yaratıcısı değil, adeta kölesi yapmaktır. Tarihsel materyalizmin iddiasının aksine ahlak her zaman egemen üretim sisteminin bir ürünü değildir. Toplumun ahlak anlayışı hayatın maddi idamesinde belirleyici faktör de olabilir.
İnsan yaşamının amacının “mutluluk aramak” olduğunu söyleyen çok sayıda düşünür vardır. Bence insan yaşamının amacının ne olduğu sorusuna tatmin edici bir cevap vermek olanaksızdır. İnsanların yaşamdaki temel amaçlarının mutluluk olup olmadığını bilmiyorum, ancak insanların mutluluğu her zaman mutsuzluğa tercih ettikleri gözlemlenen bir olgudur. Irkları ve kültürleri ne olursa olsun bütün insanlar mutluluğu ve acı çekmemeyi mutsuzluğa ve acı çekmeye tercih ediyorlar.
Modern Batı toplumlarında mutluluk, sana mutluluk vereceğini düşündüğün her şeyden azami derecede yararlanmaktır. Pazar ekonomisinin insanları öncelikle para için yaşayan insanlardır. Paranın en önemli hedef haline gelmesi sayısız implikasyonları birlikte doğuruyor. Eğer mutluluk kantitatif bir kavram ise o zaman aşağıdaki mutluluk kaynaklarından ideal yararlanma biçimini şöyle ifade edebiliriz:
o Para: Çok miktarda para sahibi olmak gerekir.o Tatil: Çok sayıda tatil beldesini çok kere ziyaret etmek gerekir.o Kıyafet: Çok çeşitli ve sayıda kıyafete sahip olmak gerekir.o Yiyecek: Çok miktarda yemek gerekir.o Sevgi: Çok sayıda kişi tarafından çok sevilmek gerekir.o Sevgi sözleri: Çok sayıda kişiden çok sık biçimde duymak gerekir.o Saygı: Çok sayıda kişiden çok sık biçimde duymak gerekir.o Arzulanır olmak: Çok sayıda kişi tarafından çok hararetli bir biçimde arzulanıyor olmak gerekir.o Seks: Çok sayıda kişi ile çok sık biçimde yapmak gerekir.
Bütün insanların yukarıdaki profile uyduklarını ileri sürmüyorum. Ancak dominant patronun bu olduğunu söyleyebilirim. Nitekim bir Harvard psikiyatrı olan Howard Cutler ile Budist lider Dalai Lama Batı toplumlarındaki insanların açgözlü ve hırslı oluşlarının onları nasıl mutsuz ettiği konusunda tamamen hemfikirdirler. Diğer bir deyişle, modern sanayi toplumlarındaki kantitatif mutluluk paradigmasının insan ruhunda yarattığı tahribat modern psikiyatrinin ve asırlık Budizmin ortak saptamasıdır (Bkz, Cutler, Howard The Art of Happiness: A handbook for living).
Mutsuz olan yalnızca insanlar değil aynı zamanda yerküredir. Hava kirliliği, su kaynaklarının kirlenmesi ve toprağın zehirlenmesi insanoğlunun yaşamının fiziksel koşullarını tehdit ediyor. Bu gerçek çoktandır biliniyor olmasına rağmen üreticiler, hükümetler ve tüketiciler tutumlarını değiştirmiyorlar.
Çılgın tüketim toplumları yerküreyi yerken dünya nüfusunun önemli bir kısmı açlıktan ve susuzluktan ölüyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından hazırlanan 2006 Küresel İnsani Gelişme Raporu’na göre bir milyar yüz milyon insan temiz içme suyundan yoksundur. Her yıl yaklaşık olarak 2 milyon çocuk evinde temiz su ve tuvalet olmadığı için ölüyor. Kirli su en büyük katildir.
Demek ki kantitatif mutluluk paradigmasının dünyaya egemen olması herkesi tüketici yapmaya yetmedi. Gecekondu okyanusları arasında korumalı, duvarlarla çevrili ve köpekli villalar yükseldi yalnızca. Lağım okyanusları içinde seyrek cennet bahçecikleri kuruldu.
Otantik Dersim ise bir çiçek bahçesiydi. Dersim’de açgözlülük ve gösteriş her zaman ayıplandı. Ağaca, taşa, mağaraya, dereye, çeşmeye, toprağa, geyiğe, ayıya, kurda, kuşa ve en önemlisi de insana saygı vardı. Komşuya kayıtsız kalmak ise ağır bir suçtu. Dersimli karnını doyurunca bile kendini etrafa mutluluk saçmak mecburiyeti altında hissediyordu. İnsanın insanla ilgilenmesi için çok zaman vardı. Ama bu bolluk içinde edilen bir çift güzel sözün bile değeri bir ömür boyu sürüyordu.
En uzun ömürlü olan Dersimlinin toplam tüketim hacmi belki modern bireyin birkaç yıllık tüketim hacminin çok gerisinde kalır. Dersimli kadınların bir entariyi ortalama olarak kaç yıl giydiklerine dair istatistiki bir bilgi yoktur. Aynı şey erkeklerin giydikleri ceketler için de geçerlidir. Ancak Dersimlilerin mutlu, dengeli, huzurlu, sadık, güvenilir, stabil, kendisiyle ve çevresiyle barışık, sevecen, doğaya ve insana saygılı olduklarını gözlerimle gördüm. Onun için onlara acımıyorum, aksine imreniyorum. Dersim içinde iyi insanların dolaştığı güzel bir çiçek bahçesiydi...
Mehmet Yıldız

Cevaplar:
Ce: OTANTİK DERSİMLİ VE MODERN BİREY koyeberz 18.12.2006 20:31 (2)
Ce: OTANTİK DERSİMLİ VE MODERN BİREY Momhemed 19.12.2006 02:21 (1)
Ce: Emanet aldigimiz korkuyu sahibine geri verelim! Reyver Qop 19.12.2006 04:10 (0)
Dersim Forum





<< Home

Archives

September 2006   October 2006   November 2006   December 2006   January 2007   February 2007   March 2007   April 2007   May 2007  

This page is powered by Blogger. Isn't yours?