DERSIM MAMIKIYE

GÜZEL, RUHU TEMİZ, GECMİŞİNE VE TARİHİNE BAĞLI BIR DERSİM İCIN. HERKESE BASARILAR

Saturday, January 27, 2007

 

DERSİM’İ TUNCELİ YAPAN OKULLAR

DERSİM’İ TUNCELİ YAPAN OKULLAR

Geçen hafta Dersim’deki yatılı okullarda çocuklar arasında seksüel ilişki basına yansıdı. Kışla kültürünün düşürmeye çalışltığı son kale Dersim’de bu olayların olması nekadar utanç verici ise, o kadar da düşündürücüdür.
Önce bu kurumlara okul denebilir mi? Hayır. Okul, çocuklara ve gençlere yolunu yordamını bulmak amacıyla hayat anahtarı veren insani evrensel ahlak kuralları içinde eğiten, gerekli bilgilerle donatan kurum olarak algılanınca, Dersim’deki yatılı okullara ancak kışla kurumları denir. Devlet, Dersim’de 38’den arta bıraktığı Kürt çocuklarını asimile etmek için alelacele katliamın kanlı kaleleri olan kışlaları yatılı okul, yani yatılı kışlaya çevirdi. Sonra yetim ve yoksul Kürt çocuklarını çevreden toplayıp bu kışlalara doldurdu. Artık her gün “Bir Türk dünyaya bedeldir!” “Ne mutlu Türküm diyene!” ve “Türküm” yeminleri yaptırarak genosidin (soykırım) paralelinde etnosid (etnik bitirme) uygulayarak halkımızı bitireceklerini sandılar. Ama halk direndi.
Kadim Kürt halkını anadilinden, kültüründen, kimliğinden etmek, onu bitirmeye yönelik açılan kurumlardı bunlar. Türk solunun çok övgü dizdiği Köy Enstitüleri, daha çok Kürdistan’da açıldılar. Bu, bir çeşit askeri kışla olan asimilasyon kurumlarından geçirilen on binlerce Kürt insanı köklerine yabancılaştırıldı. Kemalizmi savunan bu okullar; ırkçı, tekçi, Kürdü inkara dayanan eğitim vererek, Türk faşizmi denebilecek bugünkü sistemi hazırlayıp geliştirdi.
Paralel olarak Türk devleti Dersim’e sulukule ekipleriyle, rakı şarap, bira ve kağıt oyunlarıyla girdi. Askeri, jandarması, polisi yetmemiş olacak ki, düşkün Tuncelilerden ispiyoncular çıkardı. Kendisine çıkarla bağladığı bazı şerefsiz satılık Tunceliler üzerinden Dersimlilerin Türk oldukları savı ortaya atıldı. “Öz be öz Tırk bizik. Horasan’dan gelmeyik.” propagandası yapıldı. Bunlar; Dersim’i katletme emrini veren ve Aleviliği yasaklayan Kemal Atatürk’ü kurtarıcı görüp ona Alevi dediler. Rakı içenler yumruğuyla ağzını sildikten sonra, Atatürk’ün peygamberliği ile ve Türk olmakla övündüler.
Ama halkımızın namuslu kesimi direncini sürdürüp diline kimliğine sahip çıkınca, bu kez de yerden biten mantar benzeri Türk solu siyasetleri Dersim’e musallat edildi. Aslında kışla okullarının beceremediklerini bu sahte ahlaksız sol yaptı. Halkımızı dilinden kültüründen etmek için en etkin bunlar çalıştılar. Bugün bunların yıkımı sürmektedir. İyice marjinalleşen bu sol siyasetler, şimdi de Dersim Kürt değil Zaza’dır, Zaza ulusudur, demeye başladılar. Hatta Kürtleri baş düşman görüyor, Kürde “Khur” diye hakaret ediyor, devleti de sütten çıkan ak kaşık gibi masum göstermeye çalışıyorlar.
Devlet, buna rağmen başarılı olamadı. Her tarafta puşt zulası olsa da halkın iyi unsurları, ya Mazlum Doğan benzeri protestolarda bulundu, ya da daha çok çalışmak zorunda kaldılar. Ama “teklik” bataklığından çıkan 1980 Faşist askeri darbesi bu kez de her köye bir cami yaptırdı. Bu yolla tekliği sağlayacağını sandılar. Ne var ki, Dersimliler bunlara eşeklerini bağlayıp, camileri ahır yapınca, bu kez daha çok asimilasyon kurumları açıtılar. Türklük tüm beyinlere girmeli, kışla kültürsüzlüğü herkesi sarmalı, düşündüler. Böylece, sefer yapılır, ama zafer kazanılmaz, dedikleri Dersim’e enine boyuna girdiler. Hem de halkımızı düşürüp kendilerine benzeterek girdiler. Her tarafta puştluk bayrağı açılırken, Dersimlilerin geleneksel ahlakı ayaklar altına alındı. Çocuklar, bu kışlalarda verilen terbiye gereği, artık gücü yeten öbürüne cinsel saldırıda bulunmaya başladı. Kaymakam, Başbakan’ı kabadayılığıyla çocukları tokatladı.
Özellikle devletin bu yatılı okulları; bunlar okul değil, katliam kışlalarıdır. Bir insan gittiği okulda anasının diline tükürüyorsa, soyuna düşman çıkıyorsa, olsa olsa bunlara yeniçeri ocakları denir. Bu ocaklarda halkımız düşürülürken, çocuk ve gençlerde ahlak aramak ve Dersimlinin insani, ahlaki, ziyaretlerinin temizliği doğal olarak beklenemez. Yapılması gereken, toptan bu katliam kışlalarına karşı çıkılmalı, yatılı denen ahlaksız kurumlarından çocukları alınmalı, ya da bunların kapanması için sivil kurumlar kampanya açmalılar. Bunlar okul olamaz, okul evrensel ahlak verir. Burada ise; hergün soyundan uzaklaştırılan, anasının diline yabancılaştırılan, insanlıkla bağdaşmayan ahlaksızlığını çocuklara öğretiyorlar.
Bu sahtekarlıkla halkımız öylesine düşürüldü ki, her kafadan başka ses çıkmaya başladı. İki Dersimli yan yana gelince üç siyaset konuşulmaya başlandı. Tabii bu duruma düşürülen halkla oynamak artık kolaylaştı. Buna rağmen Dersim, Tunceli olmama mücadelesini bugün de sürdürüyor





<< Home

Archives

September 2006   October 2006   November 2006   December 2006   January 2007   February 2007   March 2007   April 2007   May 2007  

This page is powered by Blogger. Isn't yours?